Anasayfa     Günün Haberleri     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  25 Nisan 2024

   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   Z KUŞAĞI..!!!   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   CANPOLAT KIRSALA DEVAM DEDİ   CAMPOLAT Kırsalı İhmal Etmiyor   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI  



Site İçi Arama

Röportaj

AKTÜRK-DEMİR RÖPORTAJI

 Tarihi gerçekleri gün yüzüne çıkartacağız.RÖPORTAJ: MÜSLÜM AKTÜRK

Anket

URFASPOR KÜME DÜŞER Mİ?
EVET
HAYIR
FİKRİM YOK

Günün Manşetleri

Günün Fotoğrafı

Önemli Linkler

Hava Durumu

BİR DAHA KEŞKE DEMEMEK İÇİN...!

 

BİR DAHA KEŞKE DEMEMEK İÇİN...!



Biliyorum elbet te şimdi keşke demenin ,ah edip vah etmenin ve dövünüp durmanın geçmiş pişmanlıklarımız için bir anlam ifade etmediğini...
Zaten bende belki bundan sonrası için bir yararı olur umuduyla ah keşke diyorum.


Ve bu keşkelerin başına da bu ülkenin yaşadığı tüm problemlerin anası olan Kürt sorununa barışçıl çözüm arayışı ve bu nedenle başlatılmış olan diyalog sürecinin niha-i barış ile neticelendirme başarısını gösterememiş olmamızı koymak istiyorum...



Evet gelin bi an için bu sürecin niha-i barış ile sonuçlanmış olduğunu ve müzakere süreçlerinin bu ülkeyi kalıcı barış noktasına taşıdığını ve bunu hep birlikte başarabilmiş olduğumuzu varsayalım...
Ve bu büyük başarının bugün içinde bulunduğumuz durumdan farklı olarak, ülkemizi nereye taşıyacağını ya da bugün yaşamakta olduğumuz sorunların bir çoğundan bizi nasıl da kurtarmış olma potansiyelini elinde bulundurduğuna kulak kabartalım...
Masayı devirmemiş ve ülkeye barışı egemen kılmış olsaydık, bugün ülkemiz içerde ve dışarıda yaşamakta olduğu sorunların büyük bir bölümünü yaşıyor olur muydu diye kendimize soralım...



Öncelikle içerde bir asırdır süregelen ve son kırk yılını da çatışmalı bir süreçle geçirmiş olduğumuz ve de ülkemizin tüm enerjisini heba eden ve genç fidanlarını toprak eden bu büyük sorunu çözmek suretiyle, iç barışını gerçekleştirme akıl ve ferasetini göstermiş bir ülke olma vasfıyla tüm dünyanın dikkatlerini üstümüze çekecek ve gerçek saygı ve itibarı elde etmiş olacaktık...


Hepsinden önemli olanı, bu başarıyla birlikte ülkemiz toplumsal huzur ve barışı tesis edilmiş ve yurttaşlarının güven duygusunu kazanmayı başarmış ülke vasfıyla, insanlarımızın farklılıklarını ayırt edici bir özellik olarak görmek yerine, bunun bir zenginlik olduğu gerçeği ile buluşması sağlanmış ve de bununla birlikte toplumsal huzur,güven ve barış ülkeye egemen kılınmış olacaktı...
Savaş ve şiddet politikalarına ve askeri çözümlere harcanan ülke kaynakları, toplumun refah ve zenginliğine harcanmış ve bu yolla da bugün yaşamış olduğumuz ve yaşam kalitemizi sekteye uğratan bir çok dertten toplum olarak kurtulmuş olacaktık...Genç insanlarımız toprak olmayacak ve yürekleri yangın yerine dönen annelerimize yenilerini ekleyip durmaktan kurtulmuş olacak ve de bu genç fidanların enerjisini üretimde zenginliğe dönüştürme fırsatını yakalamış olacaktık...



Ekonomimiz bugün olduğu gibi kırılgan ve sürekli darbelere maruz kalan dirençsiz bir ekonomi olma yerine, istikrar vadeden ve üretimden gelen gücü arkasına alarak, gerçek büyümesini gerçekleştiren ve bu yapısıyla da dünyanın saygı ve itibarına mazhar olan sağlam bir ekonomi olma vasfına haiz olacak ve yine bununla birlikte bugün yaşamakta olduğumuz dolar-euro kabusları yaşanmamış olacaktı...
İçerde iç barışını sağlamış bir ülke olma vasfıyla, demokrasi ve özgürlükler noktasında da kendisini AB normlarıyla buluşturmayı hedefleyen ve bu yolda emin adımlarla Anayasa başta olmak üzere tüm aksayan yönlerine çare üretme becerisine ve iradesine sahip bir ülke konumuna kendisini taşımış bir ülke olarak, AB ye tam üye olamasa bile taşımış olduğu demokrasi çıtası ile birlikte yurttaşlarına AB normlarında bir demokratik ülke olma vasfını yaşatmış ve bununla da dünyanın saygı ve itibarına mazhar olmayı başarmış bir ülke olarak, ekonomisini de geliştiren zenginleştiren ülke konumuna kendisini taşımayı başarmış olacaktı...



Bu aynı zamanda kronik işsizliğe çare,üretimde kaliteye erişim ve tüm teknolojik gelişmelere ve değişimlere kendini hazır tutan istikrarlı bir ekonomik yapıyı elde etmiş olmayı sağlayacaktı..
Demokrasisini ve özgürlükleri geliştirme şans ve kabiliyetini elde etmiş ülke vasfıyla, bugün yaşamış olduğu ve toplumu derinden endişeye ve güven bunalımına iten tüm antidemokratik ve baskıcı gelişmelere muhatap olma tehlikesini yaşamak yerine, yani hapishaneleri tıka basa dolu olma ve yeni hapishaneler yapma yerine , bugün belki de eğitimde ve sağlıkta yeni yeni modern binalar inşa edecek ve bunları da kaliteli ve de liyakat sahibi ellere teslim etmenin heyecanın yaşamış olacaktık...




Kürt sorununa demokratik bir düzlemde adil, eşit, özgür ve katılımcı barışçıl çözüm bulma iradesini ortaya koyan ve bunu başaran ve bir anlamda evinin içini derleyip toparlayan ve sulh eden ülke olarak, buradan aldığı olumlu destekle birlikte hem içerde hem de dışarıda sorun üreten ülke olma yerine, aksine çözüm üreten ülke olma kabiliyeti ve rüştünü elde etmiş bir ülke konumuna kendisini taşımış ve bu başarısıyla da çağdaş dünyanın takdir ve övgüsüne mazhar olmayı hak etmiş, uluslararası platformlarda ve bölgesinde sözü dinlenen ülke pozisyonuna ulaşmayı başarmış olacaktı...
Bugün ülke toplumsal refahı,barışı,huzur ve güvenliğini tehdit etmeye ve canlarımızla birlikte ekonomimizi de menfi etkileme güç ve potansiyeline sahip olma vasfını korumaya devam eden Kürt sorunundan kurtulma akıl,feraset,basiret ve yeteneğini elde ettiğimizde, ülkemizde ne çok şey olumluya evrilme şans ve imkanına sahipmiş meğer demekten kendimi alamıyor ve bu aklı gösteremeyişimize ne çok içerlediğimi tahmin bile edemezsiniz diyorum...



Ne olur du şu masayı devirmese, ne olurdu şu süreci dondurmasa ve barışa giden yola çakıl taşlarını döşemesiydik..
Ne olur du Kürtler ile Türk'lerin kardeş olduğunu sadece söz de bırakmasa ve anayasal teminat altına alsa idik...
Ne olur du sınırımız boyunca yurttaşlarımızın akrabaları olan Kürt unsurlarla dost ve kardeş olmayı ve işbirliği içinde ortak menfaatlerde buluşmayı bizler akıl etmeyi başarabilseydik de elin oğlu okyanus ötesinden gelip , bizim burnumuzun dibinde ki yani bir anlamda içimizde ki bu insanlarla aramıza nifak sokma şans ve imkanına sahip olamasaydı...
Lütfen elinizi elimizi hep birlikte vicdanlarımıza ve aklımıza da yanına koyarak, kendimize şu soruyu soralım ve diyelim ki ;
Kürtlere düşman olmak mı yoksa dost olmak mı bizlere hep birlikte kazandırıyor ya da kaybettiriyor...?
Bu soruya vereceğimiz makul ve mantıklı ve vicdanlı her yanıt, emin olun ki bundan sonra ki keşkelerimizi keşke olmaktan kurtaracak ve gelecek nesillerimize bugünden daha iyi koşulları sağlamayı teminat altına alacak yanıtlar olacaktır...

Selam ve Sevgilerimle

Ekleme Tarihi: 16 Aralık 2017 08:09

Yazarın Diğer Yazıları İçin

Yorum Ekle

Yazdır

Flash Haber

URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI

 Taşı toprağı altın değil tarih olan kadim şehir Şanlıurfa'da, uzun yıllardır atıl durumda olan ve kente çirkin bir görüntü veren Hacı Kamil Konağı restore edilerek turizme kazandırıldı.

Köşe Yazarları

Ali ÇİZMECİOĞLU

 

İmam Hüseyin SAVAŞ

 

Op.Dr.Yusuf Vehbi OCAK

 

Mustafa ARISÜT

 

Osman Ataman BİNER

 

Hüseyin GÜZEL

 

Ayten DOĞAN

 

Metin ŞENAY

 

Mehmet CANBEYLİ

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

Anasayfa     Günün Haberleri     Sitene Ekle     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  25 Nisan 2024