31 Mart 2018 09:16

HUZUR AÇSIN GÖNÜLLERİMİZ

HUZUR AÇSIN GÖNÜLLERİMİZ

Bahar çoktan müjdelendi memleketime.

Yeşil yavaş yavaş buluşmaya başladı rengârenk çiçeklerle: sarıpapatyalar, kırmızı gelincikler ve özellikle ağaçları süsleyen badem çiçekleri. Hangi yana baksak huzur hangi yana baksak doğanın uyanışını hissediyoruz toprakta. Tabi bunlar, beton yığınları arasına hapsolanlar için pek yaşanası duygular değil gibi. Ancak nedir onlar da Pazar pikniğinde faydalanırlar bu nimetlerden.

Doğa uyanırken biz uykuya vermek istiyoruz kendimizi bu sefer. Başımızda bir ağırlık, ara ara vuran endişe gerginlikleri ve bitmek bilmeyen yorgunluklar…

Kışın üzerini örttüğümüz birçok duygunun, yaşanmışlıkların zihnimize aniden doluşması ve büyük bir kargaşa…



Bahar en güzel temizlik vakti gönüllerimiz için de. Nasıl ki evlerimizin yükünü hafifletip yıkayıp kaldırıyoruz halıları, yorganları ve diğer kışlıkları, gönlülerimizi arındırıp onları özgür bırakabilmek de bizim fazlalıklarımızı atmamızı sağlayacaktır.

İçimize attığımız bir pirinç tanesinin koca bir ceviz olup soluğumuzu kestiği bütün olumsuz düşünceleri zihnimizde eritip gömmek, en güzeli, çim kokulu topraklara.



Çok üzülmüş, incinmiş olabiliriz ve şu an kendimizi çaresizliğin kollarında boğuluyor dahi hissedebiliriz. Doğayla bütünleşip bir nefes aldıktan sonra biz kimlere bu duyguları yaşatıyoruz acaba diye bir düşünelim. Yaşadıklarımızın çok ortaklı olması insanoğlunu ferahlatır çünkü. En azından “ bir ben değilim” demek bile ruhumuza gönderdiğimiz bir iyileşme mesajıdır aslında.



Duygularımız ihanete mi uğradı?

Başkaları tarafından yönlendirilip maşa mı olduk hayatımızda, bir kıvılcımdan çok büyük yangınlara mı çevirdik geride bıraktıklarımızı? O halde şükredelim ki hayatta kalmayı başarabilmişiz.



Sevdiğimiz insanları mı kaybettik. Acıları yüreğimizi dağlarken bile sevginin merhametine ve hoşgörüsüne sığınalım o halde.

Sevgi kimseyi yüzüstü bırakmaz.

Kimseden kaçıp kimseye sığınmaz.

İlk kimde vücut bulmuşsa varlığı, sonsuza dek onun yüreğine salar aydınlıklarını.

Hoşgörünün deryasına bıraktığımız zaman ise kendimizi derviş misali, taşlar gül olup yağar başımıza… Anlarız ve anlaşılırız, kelimeler düğümlenmeden gelir dilimize ve duyduklarımız önce gönül terazisinde ağırlanır. Bize ağır gelen başkasına yük edilmez

Herkes kendi payına düşeni doldurursa heybesine varacağı yere sağ salim varıp huzurla koyar başını yastığına.



Bahar huzurdur inanarak yaşayana. Bilir ki arkasından kurusa da güller, her taraf cehennem ateşiyle sarılsa ve çatlasa toprak anayla bir dudaklar susuzluktan sonra ağaçlar bile dökse yapraklarını birer birer, sonunda yine bahardır galip gelen, yenilenip can veren.



Bahar uyanıştır… Yanlışlardan göz açılır doğrulara ve doğrulardır bizi alnı açık, başı dik dolaştıran sokaklarda.



Bahar direniştir… Ne pahasına olursa olsun yarılır yeryüzü, dayanamaz nebatların baskısına. Azmin zaferidir uzayan günler verilen sözlerin kefaretidir dişiyle tırnağıyla ekmeğini kazanana.



Bahar, yine bahar… Kutsal döngünün en güzel emaresi…

Kuş cıvıltılarıyla bozulan sessizliği, gecelerin ılık hoşa giden serinliği kıpır kıpır kalplerimizle raksların en güzeli badem çiçeklerinin sabah yeliyle olan gösterisi…



Bir doğa uyanır bir insanoğlu…

Bir doğa döker içindekileri bir insanoğlu haykırır baharın eşsizliğini…

Bir bahar kokar insanoğlunun soluğu bir bahar verir hayat nefesini…

Bir bahar doğayla doğar bir insanoğlu bahar da yeniden doğar.

Bahar kokusunda huzur tadında günler dileğiyle




Sevgi ve huzurla kalın…