04 Aralık 2017 07:28

Eğitim İle İlgili Birkaç Satır..(2)

EĞİTİMLE İLGİLİ BİRKAÇ SATIR(2)

İlk yazımı okuyanların hatırlayacağı üzere 24 Kasım öğretmenler günü nedeniyle Şair Nabi Kültür merkezinde (İlimizdeki Öğretmen Sendikaları tarafından)düzenlenen konusu; 'Yerelde ve genelde Eğitim sorunlarımız' diye özetle ifade edebileceğim toplantıya katılmış izlenimlerimi aktarmaya çalışmıştım.

İlk yazımı okumamış olanlar için kısa bir özet yapmam gerekirse şunları hatırlatmak isterim.Dört ayrı sendikanın temsilcileri ve Harran Üniversitesinden bir öğretim üyesinin konuşmacı olarak katıldığı toplantıda tarafsıza yakın ve genel tespitler yapan tek konuşmacının Doç.Hüseyin bey olduğunu söyleyebilirim.Bu konuşmacının da bildirmesi gereken en önemli nokta olan ''Bilimsel olarak belirlenmiş kriterlere göre insan yetiştirilmesi gerekir''cümlesinin tam açıklanmadan ve anlaşılmadan geçiştirilmiş olması;tarafımdan gecenin baş kaybı sayılmıştı.Diğer konuşmacıların tespit ve önerileri ise hem ilimiz hem de ülkemiz ''Eğitim sorunları''ndan ilgisiz; her konuşmacının mensup olduğu ideoloji ve siyasi otoriteye yakınlık ve/veya uzaklığına göre öncelikli olarak ifade edilmiş,ayağı yere basmayan konuşmalar olduğunu ifade etmiştim.Özellikle (üzülerek)vurguladığım konu olarak

öğretmenlerin özlük hakları ve kadro sorunlarında bütün konuşmacıların görüş birliğinde olmalarının ise tek ortak nokta olduğunu bildirmiştim.Üzüldüm çünkü; herkesin bildiği üzere Türkiye'de asgari ücret ve ortalama memur maaşları ve öğretmenlerin yıllık ürettikleri mesai süresi göz önüne alındığı zaman;öğretmen ücretlerinin hiç de ortalama altı bir durumda olmadığı görülmektedir.Hem daimi kadro(sözleşmeli kadroya şiddetle karşılar) hem de daha iyi bir ücret talepleri diğer tespit ve önerileri gibi bana hiç de yerinde istekler olarak görünmemişti.

657 sayılı memurin Kanunun bu devletin sırtında ciddi bir kambur olduğunu,zavallı devletin yıllardan beri binlerce insana bu kanundan kaynaklanan koruma sayesinde hak etmedikleri paralar ve sosyal haklar sağladığını bilmeyen yoktur sanırım.Hal böyleyken konuşmacıların özellikle bu kanunun sağladığı koruma zırhını ısrarla istemeleri bana hiç de samimi ve haklı bir talep olarak görülmemişti.

Hekimlik,hakimlik ve din adamlığı gibi ÖĞRETMENLİK de bir gönül işidir.Hekim,hakim,din görevlisi ve ÖĞRETMEN'lerin işlerini gönül işi olmaktan çıkarıp vicdan/cüzdan arasına sıkışmış olmalarından kaynaklanan sorunlar,ülkemizin baş sorunları değil midir?Bu gün ülkemizde yaşayan seksen milyon insanın tamamına yakınının baş yakınma konuları öğretmen,hakim,hekim ve din adamlarının ürettikleri işlerle ilgili değil midir?

Hal böyleyken hiç bir konuda fikir birliği içerisinde olmayan dört eğitim sendikası temsilcisinin ''Bize daha çok özlük hakkı verilmeli'' noktasında fikir birliği içerisinde olmaları benim açımdan hayal kırıklığı olmuştur.



Konu eğitim olunca konuşacak tek insan öğretmen midir? Çok etkenli çok aktörlü neredeyse toplumun her kesimini ilgilendiren böylesine önemli bir konuda diğer sorumlu ve görevlilerin bulunmaması,bulundurulmaması ise bence gecenin en büyük eksiği olmuştur.

Milli eğitim bakanlığı temsilcisi,öğrenci ve veli temsilcisi bulundurulmayan eğitimin tartışıldığı ve (özellikle)meseleye ideolojik nazardan bakanların hiç de ülke ve şehrimizin gerçeklerinden kaynaklanmayan tespit ve önerileri karşısında;gerçeklerin saptırılması cevapsız kalmış oldu.Gerçek sorunların tespiti ,çağdaş ve bilimsel çözüm önerilerinin sunulması imkanı heba edilmiş oldu.

Tabiri caiz ise ''Kendin pişir kendin ye'' kabilinden bir etkinlik olmuş harcanan zaman ve emek (bence)heba edilmiştir.