12 Ocak 2017 08:30

DAYICIĞIM

DAYICIĞIM

Üniversite mezunu, formasyonlu, diksiyonlu ve işsiz bir yerden yazıyorum bunları. Şimdi siz bana ‘’Eeee bunda ne var? Hepimiz aynı yerdeyiz’’.Diyeceksiniz. Evet, doğru. Dayınız yoksa ya da başkalarının sizin dayınızdan büyük bir dayısı varsa alenen işsizsiniz. Üstelik telefonlar yüzünüze kapatılan, aa canım sende başka bir bölüm seçseydin diyen tek hücreli beyinlerin sizi eleştirmekten kaçınmayacağı bir işsizsiniz. Bana inanmayanlara, bahane arayanlara bir örnek verelim. Ak koyun kara koyun çıksın ortaya. Hoş kara koyun kendini kesse ak koyunun yanında kim olabilir ki?

Şef koltuğunda, memur sıfatından çok uzakta, bırakın memur sıfatını doğru düzgün Türkçe konuşamayan, kimlerin güdümünde olduğu gün gibi belli bir ‘’Milli Eğitim Görevlisi’’maşallah kim gelir, kim gider kararı vermiş. Sakın ha yanlış anlamayın. Dediğim öyle tam öğretmenlik değil. Dediğim kendi alanında 4 yıl dirsek çürütmüş çocuklarımızın emeğine asgari ücretin altını biçtikleri modern kölelik. Ki diğer öğretmen çocuklarımız da hali diğerlerinden farklı değil.

Önceleri çok düşündüm, üzüldüm. İnsan nasıl böylesine, bu denli kör olur. Nasıl acımaz içi bunca vatan evladına. Şehidine, işsizine, soğuktan ölenine… Anladım ki onlar ak koyun biz kara koyun… Sonralar bu ak koyunlara üzülmekten çok acımaya başladım. Acınacak halde olduğumuzu düşünen ak koyunlara inat.

Allah kolaylıklar versin gençlere de ailelerine de… Hoş onlara göre Allah da onların tekeli altında ya. Çok iyi, pek düzgün, adaletli, merhametli yöneticilerinize onların pek çok kıymetli yeğenlerine de selam olsun. Ya da olmasın. Bizim selamımız bile gelmez onlara. Haydi, bakayım evladım iş aramaya! Senin ne hakkın var hakkını savunmaya. Sanırım bu yazıdan sonra ben kara koyunu en büyük ak koyun bile kurtaramaz. Olsun be genç varsın olsun.

Selametle…