29 Eylül 2016 08:33

NORMALLEŞELİM NE OLUR?

NORMALLEŞELİM NE OLUR?





Bugünlerde sokağa çıkıp, çarşı pazarda kime dokunacak olsak, karşımızdaki kişinin avazı çıktığı kadar, ‘Allah aşkına ülke olarak normalleşelim’ diye bağıracak gibi.

Evet, 17 – 25 Aralık bandında başlayan ve 15 Temmuz’da Halkın Demokrasiye Tutunmaları ve ‘Devrim istemiyoruz’ haykırışlarının akabinde geldiğimiz şu günlerde 7’den 70’e artık herkes ‘yeter artık şu FETÖ sözünden’ bir an önce kurtulup yüzümüzü ülkemizin gelişmişliğine, kalkınmaya, demokrasiye ve aydınlık geleceğe bakalım diyor.

Gerçekten, hakikatten, doğruluktan ve en önemlisi adaletten tabi ki kopmayalım. Bu gerçeklerden hareket ile;



BİR: FETÖ ve onun gibiler bugün ülkemizin yarınlar adına birer tehlike mi?



EVET, tehlike.



İKİ: PKK bugün ülkemizin yarınları adına önümüzde bir tehlike mi?



EVET, tehlike.



ÜÇ: İŞİD, DAEŞ ya da adına kim ne derse desin. Bu da bizim geleceğimiz adına bir tehlike mi?



EVET, tehlike.



Bunlar bilinenler ve görünenler. Peki ya bilinmeyen ve görünmeyenlere ne demeli? Ne yapmalı?



Bugün aylardan buyana PKK ile FETÖ ve İŞİD ile ülke olarak yatıp kalkar olduk. Mücadele tabi ki olmalı. Hani, ‘su uyur, düşman uyumaz!’ diye bir laf var bilirsiniz. Kabul etsek de etmesek de bunlar ülkemizin artık birer acır gerçeği.

Ammaaaa!

Tüm bunlara karşın bu ülkede yaşayan 80 milyonun da huzura, güvene, normalleşmeye ihtiyacı yok mu?

Eeee! O zaman neden bu kadar ülkenin gerilmesine birçokları seyirci kalmakta. Bugün ülke ekonomisi nasıl bir duruma geldiğini bu ülkeyi yönetenler çok iyi bilmekteler. Günümüzde İnşaat ve tekstil sektörü maalesef can çekişir halde. Birçok esnaf kepenk kapatır duruma geldi. İş alanları daralıyor. Kişi başına düşen milli gelir S.O.S üzerine S.O.S vermekte. İnsanlarımız yarınlarından umutsuz, mutsuz ve heyecansız hale geldi.

Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum.

Başbakan’a sesleniyorum.

Bakanlara ve Milletvekillerine sesleniyorum.

Türkiye’mizin aydınlık yarınları, geleceği, kalkınması, mutlu ve umutlu olması adına iç ve dış mihraklarla (AYRIMCILIK YAPMADAN) tabi ki ulusça mücadele verelim. Ama bunu yaparken de ne olur kendi ellerimiz ile yarınlarımız, aydınlığımızı KARARTMAYALIM.

Hukuka, Devletimize güvenelim ve inanalım.

Bugün, esnafın, emeklinin, memurun, işçinin ve kısacası toplumun ULUSAL bir BARIŞ ve HOŞGÖRÜYE ihtiyacı var. Hem de dünden daha fazla olarak.

Milli iradenin karşı çıktığı ve yaşamımız pahasına püskürtülen 15 Temmuz’un artçıları çeşitli şekilde olacaktır. Ama bu artçıların günlük yaşamımıza olumsuz etki yaratmasına ne olur daha fazla izin vermeyelim.



YETER ARTIK! ULUSÇA NORMALLEŞELİM…