10 Eylül 2015 09:51

ENTİSİTE VE İNANÇ

Etnisite; Genel anlamda bir sosyal gurubun ırk, dil veya millî kimliğidir.

İnanç, bir kişiye, bir şeye, Tanrı'ya,
Herhangi bir öğretiye ya da görüşe duyulan bağlılıktır.
İnanç kanıta dayalı olmayabilir.
Kelime sıklıkla güven ya da umut yerine de kullanılır.
Dinde inanç genellikle bir Tanrı, doğa ya da evrenin yapısı hakkında öğretiler içerir.

Bir toplumda;
Etnisite ve İnanç farklılıkları,
O toplumlar için aynı zamanda;
“Fay Hatları” nı yani kırılgan yerlerini ifade etmektedir.

Fay hatları; Yerkabuğunu oluşturan kayaçlarının zıt yönlü sıkıştırma ya da gerilme kuvvetlerinin etkisiyle kayaçların bir yüzey boyunca kırılması,
Büyük toprak kütlelerindeki kırılmalar sonucu oluşan iki parçanın
Birbirinden izole olarak bağımsız hareket edebilme özelliği kazanmasıdır.
Fay hattı yer altında, iki bloğu birbirinden ayıran bir bölgedir.
Fay Hatlarını takip ederek olası depremleri izlemek mümkündür.

Benzer şekilde;
Bir toplumda;
“Etnisite ve İnanç farklılıkları” hassas konulardır,
Bunları toplumun zenginliği olarak görmezsek,
İçinde her zaman toplumda ayrışma riskini barındırır.

Üzerinde yaşadığımız topraklar;
Toplumsal yaşamın başladığı topraklardır.
Etnisite ve İnanç açısından da bir o kadar zengindir.

Etnisite ve İnanç; bireyin kendi seçimi olan kavramlar değildir.

Cumhuriyetin kurucuları;
İşte bu iki kavram içinde gizli olan;
Ayrışma, ötekileştirme riskine karşı iki adet sigorta kurmuşlardır.

Etnisite için sigorta; ”Ne Mutlu Türküm Diyene” ilkesidir.
Bu söz;
Bu topraklarda yaşayan,
Burayı vatan bilen,
Ataları bu topraklar için savaşan şehit olan çocuklarını,
Aynı bayrak altında toplanan tüm vatandaşları kapsamaktadır.

Dünyanın her yerinde ülkemiz insanı için;
Osmanlı Döneminde dahi “Türkler” denilmektedir.

Türk kelimesi kurucu unsuru ifade etmekte olan bir üst kimliktir.

İnanç için sigorta; “Laiklik” ilkesidir.

Bu ilke ile bu topraklarda yaşayan herkes, inanç özgürlüğü kazanmıştır.

Bu gün yaşadıklarımızın sebebi; bu iki sigortanın zayıflatılmasıdır.
Bu gün için yapılması gereken;
Bu iki sigortanın yeniden, daha da güçlendirilmesidir.

7 Hazirandan sonra artan terör olaylarının sebebinin;
Kandil üzerinde, etkin olan yabancı üst aklın;
Kuzey Suriye’de kurmak istediği oluşumlara karşı olan Devletimizin bu konuda ki direncini kırmak için,
Bu iki sigortanın attırılması gayretleri olduğunu düşünüyorum.

Bunda başarılı olursa varacağımız nokta Sevr Şartlarına tekrar dönmektir.
Bu olayı; 7.Haziran seçimlerine bağlamak fazlaca sığ bir düşünce olmaktadır.

Zaman birlik beraberlik günüdür.
Devlete ve silahlı kuvvetlerimize güven duyma günüdür.
Var olan diğer toplumsal sorunları ileriye ertelenme günüdür.

Gün “Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır.” günüdür.
Şehitlerimizden “Helallik” ancak bu şekilde alınabilir.

Saygılarımla..