26 Ağustos 2015 13:13

TERCİH ZAMANI

Hayatımız, vaktiyle aldığımız kararların yansımasıyla şekillenir. Şu an yaşadıklarımız sıkıntıların, sevinçlerin birinci derecede müsebbibi kendi irademizle aldığımız kararlardır. Ancak insanoğlu her seferinde yaşanan olumsuzluklardan her zaman başkalarını sorumlu tutarken mutluluklar da ne hikmetse kendi sayesinde yaşanmış farz eder. Bu yaklaşım kişinin gerçeklerden kaçmasına neden olur.

Sürekli gerçeklerden kaçıyor olmak kişinin öz eleştirisini yapmasını engeller. Kendini kusursuz, mükemmel ve her şeyin üstünde gören kişiler, sonuç ne olursa olsun sabit fikirlerinden dolayı kendilerine ve çevresinde bulunan kişilere acı yaşatırlar. Hayatımızda böyle bir kişinin var olması demek çeşitli koşullardan dolayı ona eyvallah dememiz anlamına geliyor çoğu zaman.

Eşimiz ise aman ailenin huzuru kaçmasın diyoruz, komşumuzsa ele güne rezil olmayalım düşüncesi ağır basıyor bu sefer. Amirimiz ise işte yarın bir gün kafayı bana takar makar uğraşamam diye kendini bilmez insanların yaptıklarına göz yumuyoruz.

Aslında böyle davranarak, bir süreliğine kendimizi kıyıya alarak, bütün fırtınaların bizi teğet geçeceğini düşünüyoruz ancak hesaplamadığımız bir şey var: ya sular umduğumuzdan fazla yükselirse nereye sığınacağız?

Sonuçta doğrudan ya da dolaylı olarak hayatımızı şekillendirmesine müsaade ettiğimiz insanların alacakları kararlara müdahale etme gücünü kendimizde görmemiz demek kendimize olan saygımızı pekiştireceğinden kişisel huzurumuzu da sağlamış olacaktır. Televizyonlardaki birçok diziyi eleştirirken ailece oturup o diziyi izlemek ya da çocuğumuzun izlemesine müsaade etmek demek o dizinin yapımcısını, senaristini desteklediğimiz için haz etmediğimiz benzer yayınların çoğalmasını sağlamaktan başka bir şey değildir. Veya trafiğin en yoğun olduğu saatte yolu tıkayan belediyenin çöp toplama aracına o an küfürler savurup yol açıldıktan sonra bir daha ki tıkanmaya kadar hiçbir şey olmamış gibi davranmak da aynı şey.

Hiç istemediğiniz halde saatlerce, hatırı sayılır birinin saçma sapan konuşmalarını dinlemek de bunlardan farksız değil.

Tepkilerimizi olması gereken yerden başka yerlerde göstermek bizi daha vezir yapmaz. Aksine eleştirdiğimiz daha doğrusu eleştirmeye bile cesaret edemediğimiz, birçok kişinin nezdinde canavarlaşan, insanlardan biri oluveririz.

Eleştirilmesi gereken bir husus var ise vakti zamanında, uygun ortamda, iş işten geçmeden önce tepkimizi nasıl ortaya koymamız gerekiyorsa göstermeliyiz. Demirin tavı geçtikten sonra istediğin kadar vur vurabilirsen, şekil verebilene eyvallah deriz işte o zaman hep beraber!