22 Haziran 2015 12:24

En Fazla Mültecisi Olan Şehir Olmak!

Dünyanın En Fazla Mülteci Barındıran şehri olmak...


Bu coğrafya; oldum olası göçlere sürgünlere, yer değiştirmelere, mecburi iskânlara tabi tutulmalar alışık bir coğrafya. Öyle olmasaydı İbrahim Peygamber yaklaşık dört bin yıl önce aşağı Mezopotamya’nın UR şehrinden yola çıkarak Harran’a Urfa’ya gelir miydi? Buradan da Halep Şam Kudüs, El Halil’e hicret eder miydi?


Yani anlayacağınız yaşadığımız bu coğrafya sık sık yaşanan felaketlerden, kuraklıktan, savaşlardan, baskılardan, zulümlerden, ölümlerden dolayı yer değiştirmelere maruz kalmış bir coğrafya. Günümüzde de bu şehir yani Urfa, Ortadoğu’da ki savaşlardan dolayı, özelliklede Suriye ve Iraktan kaçan mültecilerin sığındıkları bir yer olmuş, bir yurt olmuş, sabır peygamberin bu diyarı onlarla birlikte sabrediyor dua ediyor.


Bakın bir-iki gündür ajanslara düşen bir habere göre, Peygamberler şehri Urfa, dünyanın en fazla mülteci barındıran şehri unvanı almış. Keşke bunca acı yaşanmasaydı bizde böyle bir unvan almasaydık!


Brookings Enstitüsü Dış Politika Uzmanı Elizabeth Ferris;
“Şanlıurfa'nın, dünyada en fazla mülteciyi bünyesinde barındıran şehir konumunda olduğunu açıklamış.”
Açıklamayı nerede yapmış?
Suruç ilçesinde bulunan AFAD kampına yaptığı ziyaret ve incelemeler sonrası, Twitter hesabından…


Urfa; 500.000 bin başka bir deyişle yarım milyon mülteciyi barındırıyormuş! Belki de bu rakam Türkiye de ki merkez illerin 81 il içeresinde 70’inden daha fazla ilin nüfusa eşdeğer bir rakam.


Mültecilerle yüz yüze görüşmeler yapan Brookings Enstitüsü Dış Politika Uzmanı Ferris:
“Suriyeli mültecilerin çoğunluğunun imkân tanınması hâlinde Türkiye'de yaşamaya devam etmek isteyeceğini, şimdiye kadar en az 100 bin mülteci bebeğin, Türkiye'de doğduğunu ve 400 bin kadar mültecinin de 4 yaşın altında olduğunu” söyledi.


Peki, Türklerin bu mültecilerin, vatandaşlığına geçmesine nasıl bakıyor?
“Türk vatandaşlarının; yüzde 90'ından fazlasının, mültecilere T.C vatandaşlığının verilmesine karşı…


Hacettepe Üniversitesi'nden Doç. Dr. Murat Erdoğan'ın yakın zamanda yapmış olduğu akademik bir çalışmaya da atıfta bulunan Ferris; İmkân tanınması hâlinde Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlığına adeta balıklama atlayacağını, her iki Suriyeliden birinin Türk vatandaşlığına geçmek istediğini... Türk vatandaşlarının yüzde 31’inin hâlihazırda Suriyeli mültecilerin geri gönderilmesinden, yüzde 58'inin ise Türkiye'de kalmaya devam etmesini ama savaş sonrasında geri gönderilmesinden yana olduğunu…


Geçen yıla kadar Suriye'den Türkiye'ye göç edenlerin neredeyse tamamına yakını Arap (Sünni) iken, bu tarihten itibaren Ezidi Kürtler, Ermeniler ve Kürtler (sunni)in de göç edenler kervana katıldığı” belirti.


Beş yüz bin gibi bir mülteci rakamını barındıran Urfa’nın tercih edilmesinin bana göre en önemli sebebi, buranın Suriye’den ayrı bir coğrafya olarak değerlendirilmemesi.
Her şeyden önce orada konuşulan dillerin, dinlerin, geleneklerin, giyimin kuşamın, yeme içmenin farklılık arz etmemesi. Aynı dili konuşuyoruz, aynı ibadethanede buluşuyoruz. Bazen Arapça bazen Kürtçe bazen de… Birbirimizle kolaylıkla anlaşıyoruz. Urfa’nın mülteciler tarafından tercih edilmesinde en büyük etkenler kanımca bunlar diğerleri teferruat. Bir asır önce buradaki felaketlerden dolayı; hangimizin amcası, dayısı, dedesi Halep’e Rakka’ya, Menbiç’e Kobaniy’e, Seri Kaniy’e, Tel Abiyat’a göç etmedi ki? Hangimiz buralara kız alıp - vermedik ki?


Daha düne kadar tel örgülerin, mayınlı tarlaların, sınırların iki yakasında birbirimize, yiyecek, giyecek atmadık ki?


Unutmayın sevgili İbrahim-i olan Hanif olan hemşerilerim, onlar bizim misafirlerimizdir muhacirlerimizdir. Peygamberler şehri Urfa’mız daha bir o kadar mülteciyi bağrına basacak sabırda ve selamettedir inşallah. Allah İbrahim peygamberi zor durumda iken: “Ey ateş İbrahim’in ve bu şehrin üzerine serin ve selamet ol” dememiş miydi?
Allah’ta bu mübarek ramazan ayında, yerinden yurdundan ayrılan, züllümden, ölümden kaçan tüm mazlumlara, selamet de olan bir yurt versin, hoş bir serinlik versin.
Ne diyelim bilmem ki…