26 Mart 2015 09:39

KORKU İMPARATORLUĞU

25. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerine bugün itibariyle 74 gün kaldı…



Ülke genelinde siyaset kazanı kaynıyor…



Milletvekili seçilebilme umuduyla çeşitli partilere ortalama 18 bin aday adayı başvuruda bulunmuş durumda…



Tabii bunların tamamının beklentisi milletvekili seçilmek değildir, bir kısmı farklı beklentiler için başvuru yapmıştır, bunların arasında;



Görev yaptığı devlet kademesinde birkaç basamak daha yukarı tırmanabilmek,



Resmen olmasa da nüfuz bakımından dokunulmazlık zırhına bürünmek,



Sonraki seçimler için şimdiden reklamını yapmak,



Üzerine yapışan/yapıştırılan paralelci etiketinden kurtulmak,



Devlet ile olan akçeli işleri kolayca halletmek,



Kamu ihalelerinde öncelikli kişi olabilmek vs.



gibi sebeplerden dolayı milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulunanlar da olmuştur.



Temayül yoklamaları, mülakatlar, ikili görüşmeler, yoğun kulis faaliyetleri büyük bir hızla devam ediyor. Ankara’daki otellerde boş oda bulmak neredeyse imkansız durumda…



Bu arada, geçtiğimiz hafta sonu devletin daha doğrusu AKP’nin zirvesinde bir deprem yaşandı. Aradan günler geçmesine rağmen bu depremin artçı sarsıntıları devam ediyor.



Evet… evet aynı tahmin ettiğiniz gibi bir başbakan yardımcısı ile bir büyükşehir belediye başkanı arasındaki düellodan bahsediyorum…



Birbirlerine karşı son derece ağır hakaret ve ithamlarda bulunan iki zatın bu kavgası adliyede netice bulacak gibi…



Bir teröristin şahitliği ile koca komutanların hapse atıldığı (yıllar sonra suçsuz bulunup, serbest bırakılsalar bile) bir gazetecinin verdiği deliller baz alınıp onlarca paşayı daha cezaevlerine gönderecek yeni bir dava açıldığı (sonra bu gazetecinin verdiği delillerin düzmece olduğu gerekçesiyle komutanlar serbest bırakılıp, gazeteci cezaevine konuldu) ülkemizde koskoca bir başbakan yardımcısı, bir büyükşehir belediye başkanını yolsuzluk yapmak, usulsüzlük yapmak, paralel örgüte yardım etmekle suçluyor.



Yolsuzluk ve usulsüzlük çok ciddi suçlamalardır. Parti içi disiplin kurulu bu suçu araştıramaz, cezasını veremez… Hele hele suçlamayı yapan direk olarak başbakan yardımcısı ise cumhuriyet savcıları derhal harekete geçmelidir. Sayın başbakan yardımcısı da bildiği her şeyi yüce adalet huzurunda anlatmalıdır. 8 Haziran’ı beklemek de neyin nesi, bir başbakan yardımcısına yakışan AKP’nin değil, devletin menfaatini ön planda tutmaktır. Olay adli makamlarca araştırılmalı, soruşturulmalı, suçlamaların aslı varsa büyükşehir belediye başkanı cezalandırılmalı, aslı yok ise de başbakan yardımcısı iftiradan dolayı yargılanmalıdır.



Dün akşam haberlerini izliyorum; bir muhabir TBMM bahçesinde yaklaşık 10-15 milletvekiline mikrofonu uzatıp bu durumu sordu. Hiçbir milletvekili bu konu ile ilgili tek kelime konuşamadı. Listeye girememe korkusu ağır basıyor sanırım. Bu nasıl bir korku anlamıyorum; sırf listeye girebilme uğruna “memleketin parsel parsel satılmasına” göz yuman insanlar nasıl bu milletin vekili olur.



Bizi temsil edecek insanlar, cesur, mert ve içinde Allah korkusu bulunan insanlar olmalıdır.